2 Temmuz 2010 Cuma

Dunya Kupasi Bitiyor

Dünya Kupası bitmeden aklımdakileri yazayım:

-Düşündüğümden çok daha az maç izleyebildim.

-Favorim İngiltere çabuk elendi. Takım gerçekten kötü. Brian turnuva başlamadan önce uyarmıştı: Ümit yok...

-Topun kale çizgisini geçip geçmediğini 2010 yılında olmamıza rağmen anlayamıyoruz:) Basit cihazlar ve kolay çözümler uygulamaya geçecektir.

-Vuvuzele denen cihaz, güneş tutulması gibi, insan kitlelerinin de akıl tutulması yaşayabileceğini gösteriyor. Akıl ve kulak sağlığına son derece zararlı bir şeyi ülkeyi tanıtmak gayesiyle etkin ve yaygın şekilde kullanıyorlar. Vazgeçin, işe yaramayacak. Güney Afrika'nın geçmişini unutmayacağız.

-Futbol yorumculuğu, gol olmadığını görünce, "şut çekmeyip arkadaşına pas vermesi gerekirdi" diyerek yapılacak bir iş değildir. Gol olduğu halde "arkadaşına verseydi daha güzel gol olurdu" demek de değildir. Biraz futbol oynamış ya da oynadıysan bile felsefeyi anlamış olmak lazımdır.

-Maçları izlediğimiz kanalda maç sonrası yapılan konuşmalara bakıyorum: Türkçe konuşmayı beceremeyen adamların ne söylediğini anlayamayınca, kanalı çeviriyorum.

-Ben bireysel olarak konuşurken ve yazarken hata yapabilirim. Hakkım var. Ama çok geniş kitlelere ulaşan profesyonel yayınların buna hakkı yok.

-Finali Brezilya ile Arjantin-Almanya-İspanya'dan birinin oynayacağı anlaşılıyor. Brezilya Almanya oynasın derim. Almanya kazansın isterim.

Bisiklet Isleri

Evde bisiklet balkonda duruyor. Yalnızlık çekiyor.

Önce balkonda bisiklete nasıl binerim diye düşünüyordum. Arka tekerin yerle temasını kesip, iki rulo arasına yerleştirerek oluşacak bir sürtünme kuvveti ile pekala sürüş keyfi yaratılabilir.

Sonraki aşamada Nintendo Wii'nin algılayacağı pedal ve direksiyondan gelen hız-yön bilgisi sinyalleri ile televizyon ekranından size bir yerleri dolaşma zevki verebileceğini düşündüm.

İnternet'te arattım: http://www.dailymail.co.uk/sciencetech/article-1220382/Nintendo-Wii-introduce-exercise-bike.html

Evet, böyle bir uygulama var zaten:)

Resimlerden anladığım kadarıyla bilgisayar oyunu gibi görünüyor. Bunun gerçek parkurlarda ne bileyim Amsterdam'ın, Berlin'in bisiklet yollarında sahne alması daha iyi olmaz mıydı?

Anlık pedal çevirme hızınızı, kaç km yaptığınızı, parkur bitirme sürenizi, harcadığınız kaloriyi ne bileyim bir sürü detayı istediğiniz takdirde ekrana getirip, tutacağı kayıtlarla gelişim grafiğinizi gösterebilir. Bir ayda kaç kilometre yol katetmişiniz bilgisi sizi motive edebilir.

Sanal bisiklet çok ilginç olmasa bile, bizim ülkemizde, bisiklet yolu bulamayınca iyi bir alternatif..

Hatta ilave bir öneri, online olarak bisiklet gezisine çıkarsanız diğer gezicilerle karşılaşıp sohbet edebilirsiniz:)

17 Haziran 2010 Perşembe

Beer Love

Two Aussies are adrift in a lifeboat. While rummaging through the boat's provisions one of them finds an old lamp. He rubs the lamp and a genie suddenly appears. This genie tells them that he only grants one wish.

Without giving much thought to the matter, the lamp finder blurts out, "Turn the entire ocean into beer!"

The genie claps his hands with a deafening crash, and immediately the entire sea turns into beer.

The genie disappears and only the gentle lapping of beer on the hull breaks the stillness as the two men considered their circumstances.

The second Aussie turns to the first and says, "Nice going mate! Now we're going to have to pee in the boat."

---------------

İki Avustralyalı batan geminin kurtarma botunda, uçsuz bucaksız okyanusta çaresiz bir şekilde yardım beklemektedir. Hava kararmaya başlayınca botun içindeki gaz lambasını yakmaya çalışır biri. Cin belirir aniden.

"Tek bir dileğini yerine getireceğim. Dile benden ne dilersen" der.

Adamın kafasına güneş geçmiştir. Sıcaktan ve susuzluktan ne dediğini bilmez haldedir: Aklına ilk geleni söyler... "Bütün okyanusu biraya çevir!"

Cin bir el çırpar, koca denizi saniyeler içinde biraya dönüştürüp ortadan kaybolur.

Diğer adam gördükleri karşısında hayret içindedir: Arkadaşını tebrik eder... "Bravo, artık işimiz kolaylaştı, botun içine işemek zorundayız"...

13 Haziran 2010 Pazar

Pavlov'la Savasmak

İkinci Dünya Savaşı'nda Ruslar, Alman panzerlerine karşı köpekleri kullandılar.

Köpekler eğitimleri sırasında uzun süre aç kalıyorlar. Sonra yemekleri bir tankın altına bırakılıyor.

Panzerlerin ileleyişi anında aç bırakılan köpeklerin ipleri bırakıldığında doğruca tanka yönlenip yemek bulma umuduyla aracın altına giriyorlar.

Üzerlerine bağlı bombanın patlatılması ile tank büyük hasar görüyor.

12 Haziran 2010 Cumartesi

PES Gibi Mac Yayini

2010 Dunya Kupası maçlarını izliyorum.

Öteden beri gelen, futbol adamlarının bir iddiası var: Maçı staddan izlemek çok farklı. Televizyon başında izleyenler kameralara mahkumlar.

Bu tezin doğru olduğunu düşünüyorum. Gerçi tribünde bir saniyelik dikkat dağınıklığı bile çok önemli bir detayı, hatta golü kaçırmanıza neden oluyor. Tekrarını beklemeye başlıyorsun. Belki artık stadlardaki dev ekranlarda golün tekrarını veriyorlardır?

Benim önerim PES denen futbol oyunundaki bir özelliğin tv ekranlarına canlı yayınlarda yansıtılması şeklinde.

PES oynarken ekranın alt ortasında 22 futbolcunun sahadaki dağılımını eş zamanlı görebiliyorsunuz.



Tabi temel problem futbolcuların üzerine bir verici koymakta. Zaten yüzlerce binlerce sinyalin havada sorumsuzca dolaştığı günümüz dünyasında, her takımı böyle bir verici için ikna etmek kolay olmayabilir.

Geldiğimiz nokta itibariyle, teknolojinin futbol gibi büyük bir endüstride daha yoğun kullanımını beklemeliyiz.

9 Haziran 2010 Çarşamba

I'm on a diet

İngilizce yeni kelimeler ve kalıplar öğrenmek bazen zor olabilir.

Yaşayarak öğrenin:

Bir arkadaşınız ağzına kurabiyeyi bir hamlede atmış, yutacak. Ne yapıyorsun diye sorduğunuzda: "I'm on a diet" diye ağır çekim konuşurken ağzını kocaman açarsa ve o kocaman açılmış ağzın içinde zavallı kurabiyeyi görürseniz bir daha bu kalıbı unutamazsınız...


Bende öyle oldu mesela... Bütün iş böyle matrak bir arkadaş bulmakta... İngilizce kolay..

8 Haziran 2010 Salı

Donem Oteli

Bir otel düşünün. İki hafta orada kalacaksınız. Size bu iki hafta süresince mesela İkinci Dünya Savaşı dönemini yaşatacak.

Elbette büyük çoğunluk savaşın bütün dünyayı kasıp kavurduğu dönemi yeniden yaşar gibi olup, psikolojik olarak tatilinde yıpranmak istemez. Çarpıcı olsun diye böyle bir örnek verdim.

Otelde eşyalar, yemekler, şarkılar, gazeteler, giyilen elbiseler o döneme ait olacak... Televizyon olmayacak, radyodan takip edeceksiniz olayları.


Baya bir zor ve masraflı görünüyor... Ama neden olmasın?

Alternatifleri de var: Mesela hep merak etmişsinizdir şu ankinden farklı bir mesleğim olsaydı? Size bir haftalık yoğunlaştırılmış bir eğitim verecekler. Sonra uygulamaya geçerek seçtiğiniz mesleği belirlenmiş birkaç senaryo üzerinden size yaşatacaklar. Belki de iş değiştirmeye karar vereceksiniz :)

6 Haziran 2010 Pazar

Promosyon Radyo

Özel radyoların açıldığı günden bu yana, hızlı bir şekilde radyo sayısı arttı. İstanbul gibi bir yerde FM bandında 80'den fazla kanal olduğunu tahmin ediyorum.

Trafiğin yoğun olduğu kentlerde arabada, otobüste saatlerini geçiren insanlar için önemli bir zaman değerlendirme aracı radyolar.

Aralarındaki rekabette yetenekli radyo programcıları ön plana çıkıyor. Dinlenme oranını belirliyor. Bunu değiştirmek mümkün...


Bir radyo kanalı, sadece kendi frekansını çalan ve üzerinde logosunu taşıyan basit ve ucuz radyoları ücretsiz olarak vatandaşa dağıtabilir. Hatta radyo bluetooth kulaklık gibi, tek kulağa takılan minik bişey olsa tadından yenmez.

Tembeller Pazari

Bugün yağmurlu. Pazar'a gittim. Müşteri sayısı az. Sabahtan beri bir yaz gününe göre çok yağmur yağdığı belli.

Şartlar böyle olunca bir an önce pazarda sebze meyve alımını bitirip dönmek lazım. Her an sağnak inebilir.

Bezelye alacaktım. Baktım köylü kadın bezelyeleri ayıklıyor ve öyle satıyor.

Pazarda bir bölüm olsa ve pişirmeye hazır şekilde sebze satsa: Dometesler soyulmuş ve doğranmış. Soğan yine öyle... İsmi de tembeller pazarı olsun.

ALES denen sınavların birinde böyle bir pazarın varlığından bahsediliyordu... Hindistan gibi bir yerde.

İşim bittiğinde bisikletin üç bir yanına yükledim torbaları. Ağırlıktan eve zor ulaşacağımı düşündüm ama, hafif yokuş sayesinde çok hızlı eve geri döndüm. Bundan sonra pazara bisikletle giderim.. Görenlerin de ilgisini çekiyor, her yerinde torbalar olan bisiklet...

5 Haziran 2010 Cumartesi

Fotograf Makinesi

Fotoğraf makinelerinin tarih ve saat bilgisini çekilen fotoğrafa yazması güzel. Bir de, konum bilgisi yazsa?

Böyle bir fotoğraf makinesi henüz olmasa da, gelişmiş cep telefonlarında olabilir.

Konum bilgisini sadece koordinat olarak değil de, ismiyle yazması daha iyi.

Kokulu reklam

Reklam panosu. Çatalın ucunda köfte var. Gelip geçen sürücüler köftenin kokusunu alıyor... Bir nevi mangalda pişen köfte kokusu.

Oldukça dikkat çekici bu reklam Amerika'da kullanılmaya başladı.

Yaygınlaşabileceğini düşünüyorum..

2 Haziran 2010 Çarşamba

Ingilizce Radyo

İngilizce yayın yapan radyo hem turistler için, hem de İngilizce öğrenmek isteyenler için iyi bir fikir olabilir...

Mesela Antalya dolaylarında da Rusça radyo olabilir.

TRT'nin turist radyosu diye bir yayını olduğunu biliyorum ama dediğim daha farklı birşey... Müzik yayını az, haber ve genel kültür ağırlıklı...

23 Mayıs 2010 Pazar

Dunya Kupasi 2010

Dünya Kupası 2010 ile ilgili tahminlerimi aşağıya yazıyorum:

Mesut Özil'in yıldızı parlayacak. Kuzey Kore grup elemeleri bittiğinde en çok gol yemiş takım olacak. Turnuvanın favorisi İspanya yarı final'e ulaşamayacak.


Gruptan çıkacaklar:
A Grubu: Fransa, Uruguay
B Grubu: Arjantin, Nijerya
C Grubu: İngiltere, Slovenya
D Grubu:Almanya, Sırbistan
E Grubu: Hollanda, Kamerun
F Grubu: İtalya, Paraguay
G Grubu: Brezilya, Portekiz
H Grubu: İspanya, Şili

Eşleşmeler:
Fransa - Nijerya
Arjantin - Uruguay
İngiltere - Sırbistan
Almanya- Slovenya
Hollanda - Paraguay
İtalya - Kamerun
Brezilya - Şili
İspanya - Portekiz

Çeyrek final:
Fransa - Arjantin
İngiltere - Almanya
Hollanda - İtalya
Brezilya - İspanya

Yarı final:
Arjantin-İngiltere
İtalya - Brezilya

Final:
İngiltere - Brezilya

Şampiyon:
İngiltere

19 Mayıs 2010 Çarşamba

Tras isleri

Traşbıçağının çok mu az mı kullanıldığını ancak nemlendirici bandını inceleyerek anlayabiliyorum.

Bıçağın kaç kez kullanıldığını bir sayaç gösterse. Çentikler olsa mesela üzerinde...

Ucuz bir ürün için pahalı bir ilave saçma olur. Blade shave counter diye arattım, internet'te bu fikir için patent alındığını farkettim ve çizimleri buldum:

http://www.wikipatents.com/US-Patent-5347715/blade-shave-counter/Page-5

17 Mayıs 2010 Pazartesi

Kordon haritasi

Beyoğlu'ndaki kafelerin ve restoran'ların yerini gösteren bir kroki vardı internette.

Kordon'unki daha basit halbuki. Düz bir sıra. Fakat bulamadım henüz.

Ayda yılda bir gidiyoruz ve yarım saat mekan arıyoruz.

Kordon'daki mekanları gösteren bir grafik çizim gayet şık olur.

Belki de vardır?

Cep telefonu kafe

Yeni bir mekana gittiniz ve beğendiniz diyelim. Arkadaşlarınıza önermek istiyorsunuz.

Cep telefonunuzdaki tek bir tuşa basarak koordinatlarınızı facebook ya da twitter gibi bir yerde yayınlayabilirsiniz.

Bir yerin kaç kişi tarafından önerildiğini tutan bir database de olursa tadından yenmez.

Yeni bir kitap okudunuz ve beğendiniz. Kitabın barkodunu cep telefonunuza okutarak arkadaşlarınıza önerebilirsiniz.

Üzerinde barkod olan herşey için yapılabilir.

Singapur poliklinikleri

http://he.ecitizen.gov.sg/hecorp/qwatch.aspx?id=646

Adresinde Singapur haritası ve poliklinikleri gösteren işaretler var.

Canlı yayınla sırada muayene için bekleyen kişileri görebiliyorsunuz. Sırada bekleyen kişi sayısı ile yoğun ve yoğun olmayan saatler de mevcut.

Gayet zekice bir uygulama.

Bütün devlet kurumları için yapılabilir.

16 Mayıs 2010 Pazar

Laptop batarya

Bazı laptoplarda ses ve dvd kontrol düğmeleri klavyenin hemen üzerinde yer alıyor. Özellikle sesi donanımdan ayarlayabilmek önemli bir avantaj.

Aynı bölgede batarya şarj durumu göstergesi de yer alabilir. Tam ekran bir program çalışıyorken pilin bittiğini anlayamıyorsunuz.

Kalan bataryayı yüzde cinsinden göstersin.

Bunun dışında bataryayı elektriğin olmadığı yerlerde şarj edebilelim: Laptop kapağında güneş enerjisini soğuran paneller olabilir. Diğer alternatif ise elle çevirerek dinamo gibi elektrik üreten şarj cihazı.

Hepsinin kolayı var: Yedek batarya taşımak. Fakat yedek bataryalar laptop'un %20 fiyatına kadar ulaşabiliyor.

15 Mayıs 2010 Cumartesi

English with Video

http://es.yappr.com/welcome/VideoList.action adresinde İngilizce videolar ve diyalogları yazılı takip edebileceğiniz bir ekran var.

İngilizce öğrenmek için etkili bir metod olduğunu düşünüyorum.

Kullanabilmek için üye olmak gerekiyor ama üyelik kolay ve ücretsiz.

Kitap paylasimi

Örneğin 200-300 kişinin çalıştığı bir işyerinde personel satınalıp okuduğu, paylaşmak istediği kitabı, iç sayfasına tarih ve kısa bir not düşerek bırakır... Örneğin dinlenme odasına...

Kitabın yeni okuyucusu da aynı yolu tekrar eder.

Böyle bir uygulama var dünyada bir yerlerde... Plaja kitap bırakma olarak başlamış sanırım...

Kitap okumayı arttırıcı ve insanlar arasındaki iletişimi güçlendiren bir uygulama olur.

12 Mayıs 2010 Çarşamba

Springwise

www.springwise.com sitesi dünyanın her yerinden, uygulamaya geçirilmiş parlak iş fikirlerini anlatıyor.

Kendi işini kurmak isteyenler için iyi bir adres.


Mesela www.curbmedia.com sitesini springwise'dan buldum...

Termosifon kumanda

Banyoda elektrikli termosifon var. Tasarruf için düşük kademede duruyor. Eve gelince ısınmasını yarım saat beklemek icap ediyor.

Termosifona cep telefonumdan mesaj atsam, "çalış" ve 50 derece gibi bi ayar versem diye düşünüyorum..

Yakın bir gelecekte evdeki bütün cihazlarla haberleşeceğiz.. Yani onlar da bize mesaj atacak. Buzdolabı diyecek ki, yoğurt bitti, eve gelirken yoğurt al.

Bi de evde iki çamaşır sepeti olacak. Renkli ve beyaz diye.. Sen sadece çamaşırı doğru sepete atacaksın... katlama ve rafa yerleştirme işi de dahil, herşeyi cihazlar (yıkama, kurutma, katlama, asma-yerleştirme)

10 Mayıs 2010 Pazartesi

Son metro

Metro'ların M harfi ile uzaktan da görülebilen girişleri var. Baya bir merdiven katediyorsunuz durağa inmek için. Genellikle ben koşarak inerim... Ya metro'yu birkaç saniye ile kaçırırsam diye... Hatta ben inerken yukarı çıkanlar varsa, metronun az sonra durağa geleceğini hesaplarım, hızlanırım filan.

Kalkışa ya da duraktan geçiş saatine kaç dakika kaldığı metro çıkışlarında, M harfinin yanında bi yerde yazsa bu derdim komple bitecek.

8 Mayıs 2010 Cumartesi

Blogun amaci

Merhaba,

Sağa sola aldığım sonra nerde olduğunu unuttuğum notlar ve bilgisayarı formatladığımda kaybolan favori siteler gibi nedenlerle buraya yazmaya başladım..

Bakalım devamını getirmek mümkün olacak mı?...

Counter

free counters